Toplumca okumayı çok sevmiyoruz. Onun için “Erkek Sünnetinin Öyküsü” kitabımdan minik bir iki alıntıyla açıklamaya çalışayım.
Çocuk Cerrahının Seyir Defteri’nde size mitolojik iki hikaye ile kafamdaki sünnetin çıkış noktasını açıklamaya çalışacağım. Daha bir çok detaylı mitolojik hikayeyi, dinlerdeki yerini, bilimsel platformdaki yaklaşımları ve fazlasını kitapta bulabilirsiniz.
Ünlü tıp tarihçisi Owsei Temki’nin dediği gibi, “Tarihsel bilginin yetmediği zamanlarda hepimiz tarihsel mitolojileri kabul etme eğilimindeyizdir”. Tarihsel bilgimiz belirli bir yerde tıkandığı için ben de mitolojik hikayelerde sünnetin kaynağını araştırmaya çalıştım.
Mesela:
Yunan mitolojisinde sünnet…
Hesiodos’un Theogonia (“Evrenin Yaratılışı”) adlı eserinde tanrıların doğuşu ve evrenin yaratılışı anlatılıyordu:
“Doğrusu başlangıçta sonsuz Kaos vardı, sonra da Yer (Gaia) ve Aşk (Eros)… Yer, kendisine eş olarak yıldızlı Gök (Uranos)’ü doğurur. Yer ve Gök’ün birlikteliklerinden kızlar, erkekler, tek gözlüler ve yüz kollular doğarlar. Bu anomalili çocuklar, öz babalarınca hiç sevilmez ve doğduklarında Yer’in derinliklerine gömülürler. Gök huzur bulur, ama Yer İnler. Yer, çocuklarını bu durum karşısında kışkırtmaya başlar. Bütün çocuklar korkarlar; Kronos (zaman) hariç. O, annesine yardım edeceğini söyler ve annesinin yaptığı bağcı bıçağıyla birleşme anında babasının cinsel organını keser, denize atar… Ölümsüz tohumlardan Afrodit, kanlardan ise devler doğar.”
Gök’ün penisinin kesilmesi yaradılışta anlatılan ilk genital saldırıydı. Yaratılışın kutlandığı bazı Kibele törenlerinde rahiplerin penislerini kesmelerinin (sünnet olmalarının) altında bu hikâye mi yatıyordu? Belki de eskiden penisi kesiyorlardı, bu durum sonra daha az zarar veren sadece deriyi kesmeye, yani sünnete dönüşmüştü.
Bir başka mitolojik hikaye:
Anadolu mitolojisinde sünnet
Afrodit, Horalar (Mevsimler)’dan yardım alarak denizden çıkar ve Olimpos tanrılarının yanına gelir. Güzelliği ile herkesi büyüler, o kadar ki Tanrı Zeus bile onunla beraber olur ve bu beraberlik sonrası hamile kalır. Zeus’un karısı Hera, doğacak çocuğun çok güzel ve çok güçlü olmasından korkarak ve kıskanarak Afrodit’in karnına kem göz koyar ve çocuğun sakat doğmasına neden olur. Priapos boyundan büyük, vücuduyla orantısız fallusuyla doğar. Tanrıça, bu çocuktan çok utanır ve onu dağlara bırakarak kaçar. Kır çobanları çocuğu bulur ve ona tapınmaya başlarlar.”
Çanakkale, Lapseki’nin komşusu olan Priapos (Kara Biga) adını, orada kutsanarak tapınılmaya başlanan Afrodit’in oğlundan almış. Priapos, Bodrum müzelerinde sıkça gördüğümüz, o yörelerde küçük hediyelik heykelciklerine sıkça rastladığımız, kendisinden büyük penisi olan Bereket Tanrısı’ydı. Dikkat edildiğinde penisin sünnetli olduğu görülüyordu. Erekte durumda olması da bu görünümü açıklayabilirdi. Priapos’a tapınanlar, kendi penislerinin tanrılarınınki ile benzer olması için, yani her zaman erekte durumdaymış gibi görünmesi amacıyla mı kendilerini sünnet etmeye başlamışlardı?
Kitapta tarihteki kaynağını araştırdığım bölüme kısa bir geçiş yapalım…
İnsanlar doğurganlık, üretkenlik, verimlilik, zenginlik güçlerine sürekli tapınma gereği duymuş ve bereket tanrılarını yaratmışlardı. Bu tapınmanın günümüze uzamış bir görüntüsü, Japonya’daki Kanamara Matsuri Şinto bereket festivaliydi. İnsanlar, türlü boylarda fallus heykelcikleri ile festival yapıyorlardı. Günümüzde her yıl Kawasaki’de yapılan bu festival artık daha çok turistik amaçla yapılsa da, fallusa tapınmanın canlı bir örneğiydi.
Benzer bir başka festivalle de Yunanistan’da karşılaştım. Aynı Japonya’da olduğu gibi, senenin bir günü, Tirnavos kentinde insanlar erkek genital organı şeklindeki heykelcikler, kupalar, bardaklar, oyuncaklarla eğlenmekte, fallusa tapınmayı sürdürmekteydiler.
Fallusa bu kadar değer verirken, üretkenliğin, verimliliğin sembolü olarak gösterip ona tapınırken, üstündeki deriyi kesmek nereden çıkmıştı. Bütün fallik sembollerde penis sünnetli görünümdeydi. Yoksa, erekte olduğu için mi öyle görünüyordu? Erekte durumdayken üretken, doğurgan ve bereketli olduğundan dolayı eski insan toplulukları hep erekte gibi görünmesi amacıyla mı sünnet yapmaya başlamışlardı?
Artık cevabı siz kendiniz bulacaksınız. Benden şimdilik bu kadar.
Gelecek seyirde buluşmak ümidiyle,
Mutlu kalın,
Prof. Dr. Egemen Eroğlu
Mayıs 2024