İşte yine acayip popüler bir konu. Bir çocuk cerrahı olarak aslında en sevmediğim hastalık. Çünkü biz cerrahlar  bir şeyi tedavi ettiğimizde, tamirci gibi sonucunu hemen görmeyi seviyoruz. Halbuki kabızlık tedavisi öyle kısa sürmüyor. Üstelik bizlere gelen çocuklar genellikle pediatrist ve çocuk gastroenterologlarının süzgecinden geçmiş, daha zor ve dirençli olgular oluyorlar. Taksi şoförünün gideceği yeri seçme hakkı olmadığı gibi, bizim de, çok mecbur değilsek, hasta seçme şansımız yok.
Çocuk cerrahının seyir defterinde size çocuklarda kronik kabızlığı anlattım. Tabi elimden geldiği kadar, bu kadar uzun ve yaşlara göre farklılıklar gösterebilen bir konuyu olabildiğince anlaşılabilir boyuta ve yalınlığa indirmeye çalışarak.
Ana problem şu: Kabızlığı olan çocuklarda kaka çok sert ve büyük olup, dışarı itmek oldukça güç oluyor. Bazı çocukların günlerce dışarı çıkamadığı görülebilirken, bazı çocuklar her gün tuvaletlerini yapabiliyorlar. Yani her gün kakasını yapabilen bir çocuk da kabız olabilir. Eğer rutin düzeni oturmuş olan bir çocuğun düzeni aksamaya başladıysa, sert ve zor kaka yapıyorsa, sıklık haftada ikiden aza indirgendiyse kabız olarak nitelendirebiliyoruz. Kakanın boyutu ve şekli bile bizim için kabızlığı sınıflandırmamızda etkili oluyor.
Kabızlık sadece sert ve zor dışarı çıkan bir kakadan başka bulgularla da kendisini belli edebiliyor. Mesela uzun sürüp kronik hale gelirse bazı çocuklarda  karın ağrısı, iştahsızlık, mide bulantısı şikayetleri ön plana çıkabiliyor. İçerideki asıl büyük kakayı çıkaramayınca kenarından minik minik taşmalarla külotta pislenme, kaka kaçırma, tuvalet kağıdında kan oluşabiliyor. Hatta mesanenin de çalışması bozulup idrar yolu enfeksiyonları görülebiliyor. Zaten işin zorluğu da kabızlığın böyle farklı bulgular gösterebilip, gözden kaçmasından kaynaklanıyor.
Peki kabızlık hangi yaşta başlıyor? İlerledikçe neler oluyor?
Benim tecrübeme göre 6 aylık gibi ek gıdalara başladıklarında, 2-3 yaş gibi bezden kurtulma yıllarında  ve okula başlama dönemlerinde bir şekilde barsak düzenleri bozuluyor ve sert kaka yapıyorlar. Bu sert kakayı dışarı çıkarırken canları yanıyor. Bir de buna oyundan geri kalmama isteği veya okul tuvaletlerini kullanamama eklenince tuvaletlerini yapmayı ertelemeye başlıyorlar. Tabi bu erteleme kakanın daha da fazla birikmesine ve sertleşmesine neden oluyor. Kaka kalın barsağın en son bölümünde birikiyor, o bölge suyun en çok emildiği yer. Bekledikçe su daha çok emiliyor ve kaka daha çok sertleşiyor. Bu sefer çıkartmak hem daha zor oluyor, hem de daha acılı. Sonuçta kısır bir döngü ortaya çıkıyor.
Kaka tutma alışkanlığı önceleri davranışsal bir problemken, fiziksel bir problem haline dönmeye başlıyor. Kakalarını tutabilmek için bazı duruşlar sergileyebiliyorlar. Kaka barsağın içerisinde biriktikçe barsak genişlemeye başlıyor. Yavaş yavaş hassasiyetini kaybetmeye başlayınca bu sefer artık çocuk kakasının geldiğini hissetmemeye başlıyor. Kakasının geldiğini hissetmeyince tuvalete gitme aralığı daha da artmaya başlıyor. Karnında kilo kilo kakayla bir şey yokmuş gibi oradan oraya koşturan çocuk problemin anne ve babasının da gözünden kaçmasına neden oluyor. Barsak artık o kadar genişliyor ki artık dışarı kakayı sağamayacak kadar kaslarını kaybediyor. İçerideki büyük kakanın etrafından sıvımsı bir kaka dışarı sızıp külotta pislenmeye, bu da pişiğe ve pis kokuya neden olmaya başlıyor. Bu sefer arkadaşları ve çevresi tarafından dışlanma, utanç gibi nedenlerle psikolojik bir bozulma süreci başlıyor.
Nasıl tedavi ediyoruz?
Moraliniz bozulmaya başladı değil mi? Bir şekilde tedavisi var merak etmeyin. Ama en başta dediğim gibi doktora gidince sanki sihirli bir değnekle dokunulmuş gibi hemen iyileşmeyi beklemeyeceksiniz. Nereden baksanız en azından 3-6 aylık bir ciddiye almanız gereken tedavi süreci var.
Önce kalın barsağı güzelce boşaltıyoruz. Bunun için hem ağızdan hem de makattan ilaçlar veriyoruz. Düzenli ve yeterli miktarda laksatif kullanımı bu aşamada çok önemli.
Sonra uzun bir süre ilaçlar ve diyet ile kakanın yumuşak olmasını sağlıyoruz. Bu süreçte makatta oluşmuş yırtıklar yavaştan iyileşmeye başlıyorlar ve genişleyip elastikiyetini kaybetmiş kalın barsak tekrar toparlanmaya başlıyor. İşte tedavinin bu aşamasında karın ağrısı, kaka kaçırma ve tuvalet kağıdında kan görme gibi şikayetler geçmeye başlıyor.
Hazır kaka yumuşamışken, kaka tutmayı alışkanlık haline getirmiş çocuğa en baştan tuvalet eğitimi verip, düzenli tuvalete oturmayı öğretiyoruz. Kanımca tedavinin en önemli yeri burası. Çocuk mutlaka tuvalete oturma alışkanlığını kazanmalı. Mümkün olduğu kadar aynı saatlerde yemek yemeli ve arkasından 3-5 dakika tuvalete oturmalı. Biz yemek yediğimizde midemize yemeğin inmesiyle gastrokolik refleks yardımıyla kalın barsak da hareketlenmeye başlar. İçerideki fazlalıkları atmak ister. Onun için yemeklerden sonra tuvalete oturtmayı öneriyoruz. Tabi uygun boyutta bir tuvalette, ve mutlaka ayakları yere basacak şekilde uygun pozisyonda. İlk başlarda kakası olmadığını söyleyerek direnç gösterebilir ama unutmayın, barsak eski elastikiyetine geldikçe tekrar kakasının geldiğini hissedecek. Anüs kenarındaki yırtıklar geçtikçe ağrısı da olmamaya başlayacak. İhtiyacımız olan sadece sabır ve istikrar. Kakasının olmadığını belirtse de düzenli oturacak, kakasını yaptığı zamanda kutlayacağız. Tuvalete oturmadı, kaka kaçırdı diye kızmak yok.
Bir diğer önemli nokta da çocuğa bu konuyu unutturmak. Evdeki tüm konu çocuğun kaka yapıp yapmadığı, tuvalete oturup oturmadığı olmamalı. Arada eşinizle tedavi süreci hakkında konuşabilirsiniz ama çocuk önünde asla. İnanın çok akıllılar. Bu sefer bu konuyu bir silah gibi kullanmaya başlayabilirler.
Sonuçta sabır, düzen ve kararlılıkla bu can sıkıcı problemden kurtulabilirsiniz.
Ben de burada bitirerek bu can sıkıcı konuyu sonlandırmış olayım. Lütfen  web sitemizdeki diğer yazılarımıza da göz atın, youtube videosu için tıklayıninstagramdan takip edin.
Ve mutlu kalın.

 

Prof. Dr. Egemen Eroğlu
Şubat 2021