Daha önce hiçbir şikayeti olmayan, sağlıklı, zıpır bir oğlan çocuğu. İki buçuk yaşlarında. Evde annesi ve babası fındık yerken biraz da çocuklarına veriyorlar. Birden bire bir öksürük nöbeti gelişiyor. Anne ve baba hemen sırtına vurma, karnına bastırma gibi manevralar yapıyorlar. Daha sonra çocuk rahatlıyor. Ama çocuk her koştuğunda, ya da hızlı hareket ettiğinde nefes alıp vermesinde ince ıslığı andıran bir ses olduğunu duyuyorlar.
Bu hikayeyi aldığımda aslında ne olduğunu hemen tahmin ediyorum. Yaptığım fizik muayenede her iki akciğerin solunum seslerinin eşit olmadığını duyuyorum. Çekilen akciğer grafisi de beni destekliyor. Ana hava yollarından birisine yabancı cisim, muhtemelen fındık, kaçıtğını söylüyor ve kamerayla hava yollarına bakmak gerektiğini anlatıyorum. Çocuğu ameliyathaneye indiriyoruz, anestezist arkadaşlarım uyutuyor, ben de bronkoskopi yaparak ana hava yollarından birisinden yabancı cismi çıkarıyorum.
Bu anlattığım bir çok kez yaşadığım yabancı cisim senaryolarının en güzel sonuçlananlarından bir tanesi. Hayat her zaman güneşlı, ılık bir ilkbahar günü olmayabiliyor. Çocuk Cerrahının Seyir Defteri’nde size yabancı cisim aspirasyonlarından bahsedeceğim. Çocuklar büyüyünceye kadar boğazlarına yani hava yollarına kaçabilecek nesneleri eve sokmayın.
Yabancı cisim aspirasyonu, yani hava yoluna yabancı cisim kaçması potansiyel olarak hayatı tehdit edici bir olay olabilir. Onun için çok fazla önem arz ediyor. Özellikle iki-üç yaş altı çocuklarda çok ciddi mortalite ve morbiditeye neden olabiliyor. Düşünsenize eskiden yabancı cisim aspirasyonlarının nerdeyse dörtte biri ölümle sonuçlanıyormuş. Neyseki bronkoskopi teknikleri artık iyice gelişti, bizler de bronkoskopi yapmaya oldukça alıştık, bu sebeplerle artık neredeyse bu ölüm oranı 100.00 de 1’e kadar indi. Yine de Amerika’da beklenmeyen ölümler arasında yabancı cisim aspirasyonunun beşinci sırada geliyor olduğunun bilinmesi, hala bu konunun ne kadar sık görüldüğünü ve ne kadar ciddi bir ciddi bir şekilde sonuçlanabileceğini gösteriyor.
Yabancı cisim aspirasyonlarını çocuklarda sıklıkla ilk üç yaşta görüyoruz. Zaten yapılan yayınlarda da yüzde sekseninin ilk üç yaşta olduğu belirtiliyor. Çünkü bu yaşlarda çoğu çocuk artık ayakta durabiliyor, daha hareketli olabiliyor, ve dünyayı kendi oral yollarıyla incelemeye, keşfetmeye çalışıyorlar. Ayrıca bu dönemde kendi motor beceri becerileri de arttığı için elleriyle buldukları cisimleri rahatlıkla ağızlarını götürebiliyorlar. Evet ağızlarına alıyorlar ama henüz daha azı dişleri yeteri kadar gelişmemiş olduğu için bu cisimleri güzelce ezemiyorlar.  Bir de yutma mekanizmaları yeteri kadar koordineli olmadığı için, yani daha henüz tam gelişmemiş olduğu için çok rahatlıkla bu cisimleri hava yollarına kaçırabiliyorlar.
Bir başka tehlike de bu yaşlardaki çocukların genelde çoğunun bir abisi ya da ablası olma ihtimali. Çünkü bu birkaç yaş daha büyük abi ya da ablalar iyi niyetle kardeşlerin ağzına yabancı cisimi tıkabiliyorlar.
Üç yaş altı çocuklarda yabancı cismin hava yoluna kaçmasının bir diğer nedeni de bu çocukların bu yaşta hava yollarının çapının yeteri kadar büyük olmaması.
Çocukların hava yollarına kaçan yabancı cisimleri araştırdığımızda görüyoruz ki küçük çocuklar daha çok yiyecek parçalarını boğazlarını kaçırıyorlar ama daha büyük çocuklarda ise metal paralar, bazı küçük kırtasiye malzemeleri, kağıt, kalem kapakları gibi bir sürü nesnenin de hava yoluna kaçtığını görebiliyoruz. Bir de türban kullanan kızların türbanlarını takarken iğneyi ağızlarında tutmaları ciddi risk oluşturabiliyor. İnanın bir çok sefer toplu iğne çıkarmak zorunda kaldım. Yine de tabi fındık cenneti güzel Türkiye’mde çıkadığımız fındık parçaları çok daha fazla. Aslında yabancı cisimlerin boğaza kaçmaları neden olabilecek bazı ortak noktaları var. Mesela yuvarlak cisimler, ağız içerisinde dişlerle kırılıp ezilemeyenler, kaygan yüzeyi olanlar daha kolaylıkla hava yoluna kaçabiliyorlar.
Hava yoluna kaçan yabancı cisimlerin majör olarak oluşturdukları problem boğulma problemi yani havanın Akciğerlere girmesine engel oluşturmaları. Ama bazen çocuklar buldukları ilaçları da ağızlarına atabiliyorlar ilaçlar da genelde yuvarlak yüzeyli, kaygan olabilecekleri için rahatlıkla havayoluna kaçabiliyorlar. Bu ilaçlardan özellikle potasyum ya da demir içerenler hava yolu içerisinde eriyebilip çok ciddi inflamasyon ve de akabinde daralmaya neden olabiliyorlar. Bunların da tabi acilen çıkartılması gerekebiliyor.
Yabancı cisim aspirasyonlarında annenin, babanın, ya da çocuğun yanındaki kişinin vereceği hikaye bizim için çok önem arz ediyor. Sadece düzgün bir hikaye almakla yani özellikle tanıklık edilmiş bir boğulma olayının görülmesi, yani sert bir cisim yerken çocuğun birden bire öksürmesi olayıyla yüzyüze karşılaşılması durumunda, sadece bu bulguyla bronkoskopi yaptığımızda %75-95 arası gibi yüksek bir oranda doğru tanıya ulaştığımızı görebiliyoruz. Ama bazen daha geç olarak hastaneye başvurulabiliyor çünkü kimse yabancı cismin aspirasyonunu gözlemlememiş olabiliyor, çocuk tek başınayken hava yoluna kaçırmış olabilir. Bu durumda biraz zaman geçiyor. Yabancı isim içeride enfeksiyonlara neden olmaya başlayabiliyor, pnömoni dediğimiz akciğer enfeksiyonları ön plana çıkmaya başlıyor.  Eğer bir boğazda kaçma hikayesi de yoksa, yabancı cisim aspirasyonu ilk akla gelmeyebiliyor.  Tedaviye karşı herhangi bir yanıt alınamadığı durumda artık yabancı cisimden şüphelenilmeye başlanıyor..
Sonuçta boğazına yabancı cisim kaçma şüphesi ile getirilen bir çocukta yapacağımız fizik muayenede eğer çok net olarak her iki akciğerden bir tanesinde daha az ses duyuyorsak, ve de ailenin verdiği annemnezde çok net bir yabancı cisim aspirasyonu şüphesi varsa o zaman ek bir görüntüleme istemeden direk ameliyathaneye indirip bronkoskopi yapabiliyoruz. Ancak durum çok acil değilse mutlaka önce bir akciğer grafisi görmeyi tercih ediyoruz. Akciğer grafisinde de bazen her zaman beklediğimiz görüntüye ulaşamayabiliyoruz. Özellikle akciğer grafisi çocuk soluk alırken çekildiyse istediğimiz görüntüyü bize göstermeyebilir. Onun için çok zor olmakla beraber çocuğun tam nefesini verirkenki filminin görülmesi durumunda her iki akciğerde havalama farkı net olarak gözümüze çarpacak, bir de yabancı cismin hangi tarafta olduğu hakkında bize bilgi verecektir. Eğer akciğer grafisinde istediğimiz görüntüyü göremiyorsak bile ailenin anlattığı öykü çok net bir yabancı cisim olduğunu düşündürüyorsa ve bizim fizik muayenemiz de bunu destekliyorsa yine hastaya bronkoskopi yapıyoruz. Eğer anne ve babanın verdiği hikaye çok net değilse, yani çocuğun boğazına bir şey kaçtığından emin değillerse, ve de bizim yaptığımız muayenede de yabancı cisim aspirasyondan çok net emin olamıyorsak, o zaman daha ileri görüntüleme tetkiki yapılabilir. Daha ileri görüntüleme tetkikinden kast ettiğim bilgisayarlı tomografi. Kabul edilen bilgisayarlı tomografi sonucunda eğer yabancı cisim görmez isek, bronkoskopi yapmaycağımızdan eminsek, o zaman bilgisayarı tomografiyi çekmemiz öneriliyor. Diğer bir değişle, eğer bir tetkik isteyeceksek tetkikin sonucuna göre hareket etmeliyiz. Yani eğer ben aldığım hikaye ve yaptığı muayenede yabancı cisimden şüpheleniyorsam, bronkoskopi yapacaksam, bilgisayar tomografi çekmenin hiçbir anlamı yok. Bilgisayarlı tomografi sadece çok arada kalacağımız, emin olmadığımız, hikayenin kuvvetli olmadığı vakalarda kullanabileceğimiz bir ek tetkik.
Yabancı cisim aspirasyonu gerçekten ölümle sonuçlanabilen bir problem. Bu problemde kurtulmak lazım. Bu problemi önleyebiliriz. Bunun için zaten bir çok paket üzerinde hangi ürünlerin eve alınmaması gerektiği hakkında ibareler mevcut. Hani bazı oyuncakların dört yaşından küçük çocuklara verilmemesi, küçük parçalar içerdiği yazar ya etiketlerde. Onlardan bahsediyorum. Genelde kabul edilen 4.5 santim çapından daha küçük yuvarlak nesnelerin ve 7.5 santimden daha küçük uzunlamasına olan nesnelerin çok ciddi ölümüne neden olabilecek boğulmalara neden olabileceği yönünde.
Önlemek için ne yapalım?
Bir kere anneleri, babaları, bakıcıları mutlaka eğitmek lazım. Çocuklar altı aya geldikten itibaren bir çok şeyi boğazlarını kaçırabilirler.
En azından dört beş yaşına kadar eve bilye, küçük plastik toplar, lateks balonlar, yuvarlak yemekler yani bunlardan kastettiğim özellikle kuruyemişler sokulmamalı. Küçük şekerler eve alınmamalı.  Küçük et parçaları, küçük üzüm taneleri, küçük pirinç taneleri, kuruyemişler, çok küçük sert havuç parçaları, karpuz çekirdekleri gibi aklınıza gelebilecek, hava yoluna kaçabilecek hiçbir şey eve sokulmamalı.
Özellikle süt çocukları katı gıda ile beslenirken mutlaka bir yetişkin gözlem altında olmalılar. Bir de mutlaka dik durumda beslenmeliler.
Çocuklara öğretmemiz gereken ağızlarına aldıkları besini çok iyi çiğnemeleri. Ağızlarında bir yiyecek varken bağırmamaları, konuşmamaları, oynamamaları, koşmamaları, ağlamamaları ve gülmemeleri bir şekilde sağlanmalı, anlatılmalı, öğretilmeli.
Çocuklara çiğneme tabletleri mutlaka üç yaşından sonra, yani azı dişleri çıktıktan sonra verilmeli.
Yurdumuzda çok fazla yapılan, ödül olarak metal para verilmesinden vazgeçilmeli.
Çocukların ağızlarında nesne tutma alışkanlıklarından uzak durmaları sağlanmalı. Küçük parçalı oyuncaklar eve sokulmamalı.
Çocukların kardeşlerine dikkat edilmeli, küçük yaş çocuk kardeşleri ile başbaşa bırakırmamalı.
Ve de çocuklara bakan ebeveynler, öğretmenler, bakıcılar mutlaka ciddi bir acil girişim eğitiminden geçmeli.
Uzun bir seyrin sonuna geldik. Videoyu seyretmek için lütfen tıklayın, abone olun ve instagramdan takip edin.
Ve mutlu kalın.
Prof. Dr. Egemen Eroğlu
Eylül 2021