Aslında biliyorsunuz her yerde kolaylıkla bulabileceğiniz bilgiler yerine biraz daha sorularınıza yanıt vermek amacıyla daha özel bloglar hazırlıyorum. Ama bu sefer bana sorulan sorunun cevabını anlatabilmem için problemin ne olduğunu düzgün anlatmam gerekiyor. Çocuk cerrahının seyir defterinde bugün çocuklarda kasık fıtığı ve hidroselin ne olduğu hakkında bilgi vereceğim.
Yenidoğan bebeklerde yaklaşık %1-5 gibi bir oranda kasık fıtığı görülebiliyor. Erken doğum olması durumunda bu oran % 10 lara çıkabiliyor. Kilo düştükçe fıtık görülme sıklığı da artıyor.
Genelde erkeklerde kızlara göre 3-4 kez daha fazla oluyor ve daha çok sağ tarafta görülmekle beraber normal yenidoğanlarda %10, erken doğanlarda %50ye kadar çift taraflı olabiliyor.
Peki ama çocuklarda kasık fıtığı neden oluyor?
Karnımızda organlarımızın çevresinde “periton” adı verilen bir zar var. Bebek anne karnındayken testisler böbrek yanından aşağı doğru inmeye başlıyorlar, kasık kanalından geçip, torbanın içerisinde olmaları gereken yer içerisine yerleşiyorlar. Bu iniş süreci içerisinde periton zarı bir parmak gibi uzuyor, testisle beraber kasık kanalından içeri girip aşağı uzuyor. Normalde doğumla beraber bu uzantı, ki biz buna “processus vaginalis” diyoruz, kapanıp kayboluyor. Eğer kapanmaz açık kalırsa bir gün bebekler ıkınırken, ağlarken, yani karın içi basıncı artırdıklarında karın içi organlar bu açıklıktan içeri giriyor ve biz bunu kasıkta şişlik olarak görüyoruz. Kasık fıtığı olarak adlandırdığımız bu durum kız çocuklarında da olabiliyor. Kız çocuklarında testis yok ama rahmi öne doğru eğik tutan bağlar ve diğer oluşumlar aynı şekilde gelişirken yine periton zarı eldiven parmağı gibi aşağı uzuyor. Bu uzanan kanal açık kalırsa, aynı erkek çocuklardaki gibi, içerisine organların girmesiyle kasıkta şişlik olarak görülen kasık fıtığı oluşuyor.
Eğer bu kanalın açıklığı barsağın geçemeyeceği kadar dar ama sıvının geçebileceği kadar açıksa buna “bağlantılı hidrosel” diyoruz. Halk arasında “su fıtığı” olarak adlandırılıyor. Normal fıtık gibi kabul ediyoruz. 
Bebeklerde daha sık karşılaştığımız ise kanal ile karın içerisinin bağlantısının kapanmasıyla, sadece kanal içerisinde sıvı birikmesiyle kendini gösteren “bağlantısız hidrosel”. Hani yeni doğmuş bebeklerin torbaları çok şiş ve ödemli görünür ya, işte o şişlik bağlantısı olmayan hidrosel. Bağlantısız hidrosel tam torbanın içerisinde değil biraz daha yukarıda yerleşmişse buna “kordon kisti”, veya “kord hidroseli” diyoruz. Kız çocuklarında benzer şekilde kasıkta oluşan kiste ise “Nuck Kanal kisti” deniyor. Bu oluşumların hemen hemen çoğu ilk 2 yıl içerisinde kendiliğinden geçiyor. Geçmezlerse karın içerisiyle bir bağlantıları olduğu düşünülüyor ve Egemen Abileri tarafından ameliyatla düzeltiliyorlar. Nasıl yaptığımız bir başka blogda yazacağım.
Karnın içerisindeki barsak, omentum veya kız çocuklarında yumurtalık gibi organların anlattığım açık kanaldan geçip sıkışarak tekrar karnın içerisine dönememesine halk arasında boğulmuş fıtık deniyor. Sıkışan barsağın beslenmesi bozulabiliyor. Beslenemeyen bölümün atılıp, sağlam bölümlerin uç uca dikilmesini gerektiren daha zor bir ameliyat yapmak gerekebiliyor. Bu durum yaklaşık %15-30 gibi bir oranda görülebiliyor. Ve bu boğulma özellikle ilk 1 yaş içerisinde oluyor. Tüm boğulmuş fıtıkların %85i ilk bir yılda oluyor. Bunun da önemi şu, bebeklerde fıtık tanısı konulduktan sonra büyümesinin beklenmesi doğru bir yaklaşım değil.
Tedavide ne yapıyoruz?
Karın içerisindeki organların kanal içerisine girip dışarı çıkmalarını engellemek için biraz önce bahsettiğim açıklığı kapatıyoruz. Nasıl hangi yöntemle, yani açık cerrahi mi laparoskopi mi tercih edeceğiz bir sonraki vlogda anlatacağım.
Ne zaman ameliyat etmeliyiz?
Bir kere eğer boğulma yoksa acil cerrahi yapmanın gereği yok. Boğulma varsa da ilk yaptığımız dışarıda sıkışmış duran organları elimizle içeri atmaya çalışmak. Eğer atamıyorsak, ayrıca çocukta safralı kusma, karın şişliği gibi başka bulgular da varsa acil cerrahi yapmamız gerekiyor. İçeri atabildiysek genelde yatırıp, 24-48 saat o bölgedeki ödemin çözülmesini bekleyip öyle ameliyata alıyoruz. Böyle yapınca nüks oranı çok daha az oluyor.
Peki boğulmamış, bulgu vermeyen bir fıtık varsa?
Ne zaman acil bir durumla karşılaşacağımızı bilmiyoruz ki? Belki 2 gün sonra fıtık boğulacak, bir gece yarısı acillerde koşmak gerekecek, belki de hayatının sonuna kadar problem yaratmayacak. Kanada’da yapılan bir çalışmada, bir yaşından küçük çocuklarda fıtık tanısı konulduktan 14 gün sonra fıtık boğulma sıklığının %7 arttığı bulunmuş. Yani fıtık tanısı konulduktan sonra acil olmamakla beraber ilk 14 gün içerisinde ameliyatın yapılması öneriliyor.
Bir seyrin daha sonuna geldik. Gelecek seyirde kasık fıtığını hangi teknikle ameliyat etmek gerektiğini, bir tarafta varsa diğer tarafı ameliyat edip etmeme gerekliliği anlatacağım.
Yazdıklarımı şema üzerinde youtube kanalımda anlattım. İsterseniz buraya tıklayarak izleyebilirsiniz. Lütfen abone olun, bizi instagramdan takip edin.
Ve mutlu kalın.