İdrar kaçırma şikayeti ile getirilen küçük kız hastam başını önüne eğmiş karşımda oturuyor. Hikaye almayı derinleştirdiğimde geceleri idrar kaçırmadığını, gündüzleri düzgün aralıklarla idrara çıktığını, ama her idrar sonrası külodunun ıslandığını öğreniyorum.
Biz doktorlar hastalığın tanısını çoğu zaman hikaye alma aşamasında koyuyoruz. Hastamı sorgulayıp, anamnezi derinleştirirken kafamda neler olacağını tahmin ediyorum. Nitekim muayenesini yaparken labiaların neredeyse tamamen yapışık olduğunu görüyorum.
Labial yapışıklık yaklaşık otuz kız çocuğunun bir tanesinde görülen bir problem. Dişi dış genital organını oluşturan yapılara bizim dilimizde “vulva” deniyor. Bebekler ilk doğduklarında annelerinden gelen östrojen hormonuna sahipler. Zamanla bu hormon yok oluyor, genç kızlık dönemi başlayıp kendi hormonlarını salgılayıncaya kadar düşük östrojenli bir dönem geçiriyorlar. İşte bu dönemde vulvanın pişik, kötü hijyen, temizlik malzemelerine hassasiyet, alerjiye yatkın cilt dokusu gibi sebeplerle sürekli zedelenmeye maruz kalması labial yapışıklığı oluşturan nedenler arasında sayılıyor.
Kulakları çınlasın bir hocam “titiz anne hastalığı” derdi. Annelerin o bölgeyi iyice temizleyebilmek için sürekli kazır tarzda temizlemeye çalışmaları da bir çeşit zedeleme nedeni tabi ki.
Sonuçta nedeni tam olarak bilinmese de doğuştan olan bir patoloji olmadığını bilmek gerekiyor, özel sigortalar için önemli bir bilgi. Vulvanın zedelenmesi esnasında küçük dudaklar üzerindeki epitel zarar görüyor, tekrar iyileşirken de karşı dudağa yapışarak iyileşebiliyor, her iki küçük dudak arasında damarsız bir zar oluşuyor. İşte buna labial yapışıklık, labial füzyon veya labial adhezyon diyoruz.
Çoğu çocukta herhangi bir bulgu vermiyor, ergenlik döneminde doğal östrojen arttıkça kendiliğinden geçebiliyor. Bazen de, özellikle çok kapalı ise sorun yaratabiliyor. 120 çocuğun dosyasını incelediğimiz bir çalışmada çoğu çocuk hiç şikayet belirtmemiş, rutin çocuk doktoru kontrolünde veya banyoda ebeveynler tarafından fark edilerek getirilmişlerdi. Diğer taraftan bazı hastalarda genital bölgede kaşıntı, kızarıklık, idrar yolu enfeksiyonu ve genital akıntı mevcuttu. %13 hasta ise videomuzda anlattığım küçük kızda olduğu gibi işeme sonrası damlatma ve külodun ıslanması şikayeti vardı.
On hastanın sekizinde kendiliğinden kaybolabileceğini belirtmiştim. Kaybolanların 10 tanesinin dördünde tekrar oluşabiliyor. Onun için kızınızda oluşup kaybolup tekrar oluştuğuna tanık olursanız şaşırmayın.
Ne zaman, nasıl tedavi ediyoruz?
Tedavide bizim yaklaşımımız şöyle: Eğer %50 den az yapışıklık varsa aileye hijyen ve zedeleme yapmadan bakımın önemini anlatarak gönderiyoruz. Eğer yapışıklık yarıdan fazla ve özellikle biraz önce bahsettiğim şikayetler de varsa cerrahi olarak manuel açmadan önce mutlaka daha konservatif olarak lokal kremlerle açmaya çalışıyoruz. Çünkü her durumda tedavi sonrası da nüks edebiliyorlar.
Hangi kremleri veriyoruz?
Geleneksel olarak östrojenli kremler kullanılıyor. Çok fazla sürülürse dış genital organda renk koyulaşması, kıllanma, memelerde büyüme gibi yan etkiler ortaya çıkabiliyor. Bundan dolayı steroidli krem kullananlar da mevcut. Halbuki bunların da uzun dönem oluşturabilecekleri yan etkileri bilinmiyor. Bizim 131 hasta üzerinde yaptığımız bir çalışmada her ikisi arasında belirgin fark bulamadık. Ama ikisi beraber kullanıldığında etkinlik daha fazla oluyor. Kolay iyileşmeyen, sürekli nüks eden olgularda beraber kullanıyoruz. Sürülen miktarın ne kadar olacağını, ne kadar süre kullanacaklarını aileye öğretiyoruz. Mutlaka vazelin veya nemlendirici kremler de sürerek bölgenin iyileşmesine zaman kazandırıyoruz.
Lokal bakımla iyileştirmezsek?
Eğer kremler çözüm olmazsa, çocuk cerrahı olarak manuel yolla açıyoruz. Küçük çocuklarda lokal anestezik krem sürüp, biraz bekleyip sonra poliklinik şartlarında; biraz daha büyük olanlarda, bölgenin hassasiyetinden dolayı, ameliyathanede gaz koklatıp kolayca hızlıca açıp yine lokal bakım yaptırıyoruz.
Ne yaparsak yapalım tekrar yapışabiliyor, onun için bakım çok önemli.
Sonuçta çok da korkulması gerekmeyen, kendiliğinden geçebilen bir problem. Tedavi gerektiren olgularda öncelik lokal tedavinin. Lokal tedavi yapılamıyor, veya etkili olmuyorsa devreye cerrahi giriyor.
Bir seyrin daha sonuna geldik. Her zamanki gibi yazıda bahsettiğim makalelerimizin linklerine aşağıda makale ismi üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz:
Labial adezyonlarda manuel separasyon, topikal vazelin ve östrojen kullanımı
Lütfen soru ve yorumlarınızla seyrimize yön vermeye devam edin.
Blogumuzu videoda izlemek için tıklayın. Kanalımıza abone olun, instagramdan bizi takip edin.
Ve Mutlu kalın.
Prof. Dr. Egemen Eroğlu
Ocak 2021