Evcil hayvan beslemenin toplum içerisindeki önemini her geçen gün daha iyi anlıyoruz. Kan basıncını düşürdüğü, kolesterol seviyelerini düşürdüğü, yanlızlık hissini azalttığı, ayrıca egzersiz ve sosyalleşme gibi aktiviteleri arttırdığı artık ıspatlanmış durumda. Ama bunun yanında bazı rahatsızlıklıklardan haberdar olmamız ve hayvan beslemenin getirdiği sorumlulukları bilerek, yerine getirerek hareket etmemiz gerekiyor. Sizlerin isteği doğrultusunda, geçen seyirde söz verdiğim gibi, Çocuk Cerrahının Seyir Defterinde “kedi tırmığı hastalığı” olarak adlandırdığımız bir rahatsızlıktan bahsedeceğim.
İyi seyirler.
Kedi tırmığı hastalığı kedilerde bulunan bir bakteriden kaynaklanan infeksiyon aslında. Bu hastalığı oluşturan bakteri kedilerde bir hastalığa neden olmuyor. Yani kedi tamamen normal görünüyor. Ama sizi tırmalığınıda, ısırdığında, gözünüzü, ağzınızı veya yaralı cildinizi yaladığında bu bakteri size geçebiliyor. Hastaların %80 kadarını 2-14 yaş arası çocuklar oluşturuyor.
Size kötü bir haber, hepimiz yavru kedi severiz ama daha çok yavru kedilerden bulaşıyor. Çünkü yavru kedilerde kanda bulunma olasılığı daha yüksek.
Bir başka bulaştırma ajanı ise enfeksiyonlu kedilerde bulunan pireler.
Peki ne oluyor?
Eğer infeksiyonlu bir kediyse 3-10 gün içerisinde yaralanmış bölgede küçük bir yumrucuk, sivilce gibi bir lezyon oluşuyor. Ateş, başağrısı, yorgunluk gibi şikayetler ortaya çıkıyor. Ortalama iki hafta kadar sonra tipik olarak yine o bölgeye ait lenf nodlarında şişlik oluşmaya başlıyor. Hani boğaz enfeksiyonu geçirirken boğazımızda küçük, bilye gibi bezeler oluşur ya, onlara lenf bezesi, lenf nodu diyoruz. En çok  da baş boyun ve koltuk altındaki lenf bezelerinde şişlik oluşuyor. Bu şişlikler genelde ağrılı oluyorlar, üzerindeki cilt kırmızı renkte oluyor ve %10-15 kadarında abseleşme olabiliyor. Kedi tırmığı hastalığının neden olduğu lenf bezesi şişlikleri genellikle 1-4 ay içerisinde yavaş yavaş kaybolup gidiyor.
Evet, %85-90 kaybolup gidiyor ama bazen, lenf bezesi şişliğinden 1-6 hafta sonra karaciğer, dalak, gözler, kemikler veya merkezi sinir sistemi de işin içerisine girebiliyor. Böyle durumlarda hayatı tehdit edebilecek bir rahatsızlığa dönüşebiliyor. Gözlerde akıntı, kızarıklık, görme kaybı, bilinç bulanıklığı, oryantasyon bozukluğu, sara nöbetleri, koma ve felç gibi bulgular oluşabiliyor. Özellikle diz, el bileği ve dirsek eklemlerinde artrit, kas ağrısı gibi bulgular ortaya çıkabiliyor.
Genellikle hastanın sorgulanması esnasında daha önce bir kedi tırmalaması hadisesi olduğunu öğrenebiliyoruz. Bazı kan testleri ve görüntüleme yöntemleri ile tanımızı doğruluyoruz. Tipik bulgular varsa lenf bezelerinden biyopsi almaya gerek duymuyoruz. Ama 2-5 gün içerisinde sistemik şikayetlerde gerileme olmaya başlamadıysa, veya lenfoma, tüberküloz gibi başka hastalıklardan şüphe ediyorsak biyopsi alarak gerekli değerlendirmeleri yapıyoruz.
Kedi tırmığı hastalığı bulunan herkese mutlaka antibiyotik tedavisine başlıyoruz. Antibiyotik tedavisi almadan da hastalığın gerileyebileceğini bilmemize rağmen, antibiyotik süreyi kısaltıyor, sistemik hastalık oluşmasını engelleyebiliyor.
En iyi tedavi her zamanki gibi korunmak.
Özellikle tırmalama riski olan kedilerden uzak durmak, kedilerle oynadıktan sonra elleri yıkamak, pire temziliğine önem vermek ve kedi ısırığı-tırmalaması olursa bölgeyi sabun ve bol su ile güzelce yıkamak gerekiyor.
Kedilerden bulaşabilecek hastalıklardan korunmak için kedi sevmeyin demiyorum. Bu zevkten mahrum etmemek lazım kendimizi de, çocuklarımızı da. Ama bazı kurallara uyarak hareket etmeliyiz. Aslında bunlar çok basit:
Düzenli veteriner kontrolü
Düzenli aşılama
Düzenli pire ve kene gibi dış parazit kontrolü ve aşılaması
Düzgün mamayla besleme (çiğ et, çiğ yumurta, çöp, dışkı yemelerine izin vermemek lazım)
Kedinin tırnaklarının düzenli kesilmesi
Kedi kumu, çöpü temizliğinin ardından ellerin güzel yıkanması
Kedi mamaları ile insan yemeklerinin aynı yerde saklamamak
Evet, bir seyrimizin daha sonuna geldik. Anlattıklarımı seyretmek isterseniz lütfen tıklayın.
Bol bol evcil hayvan sevin ve mutlu kalın. Unutmayın aslında onlar insanlardan daha az zararlı.
Prof. Dr. Egemen Eroğlu
Kasım 2022