Gandhi “Bir milletin büyüklüğü ve ahlaki gelişimi hayvanlara olan davranış biçimi ile değerlendirilir” diyor. Çevrede o kadar çok bakımsız, evden atılmış köpek veya kedi var ki. Ve bu hayvancıklar o kadar korunmasız, aciz ve zavallı durumdalar ki…. Malesef bazen istemeden de olsa insanlara zarar verebiliyorlar.
Çocuk cerrahının seyir defterinde size kedi ve köpek ısırmalarını, ne yapmak gerektiğini ve nasıl korunabileceğimizi anlatacağım. Ama önce günümüzde adaletten iyice uzaklaşan ülkemizde, Hz. Ali’nin bir sözünü hatırlatayım: “Yırtıcı ve obur bir hayvan, adaletten uzak bir hakimden iyidir.”
İstatistiklere göre Kuzey Amerika’da senede 2-5 milyon hayvan ısırığı vakası olduğunu, yıllık acile başvuruların %1’inin bu nedenden kaynaklandığını biliyor muydunuz?
Isırık olgularının %90’ı da köpek ısırıkları, ve en çok görülen kurbanlar da çocuklar; özellikle 5-9 yaş arası erkek çocukları. Geri kalan ısırık yaralanmalarında ise sorumlu olan hayvan kedi. Ama kurban bu sefer çocuklar değil, tahmin edebileceğimiz üzere, erişkin kadınlar.
Burada hemen kedi köperk ısırıkları arasındaki önemli bir farkı vurgulayayım.
Kedi ısırıklarından sonra enfeksiyon gelişme sıklığı köpek ısırıklarına göre çok daha yüksek. Köpek ısırıklarında sadece %7 kadar enfeksiyon görülürken, kedi ısırıklarında bu oran neredeyse yarı yarıya. Ancak hangi hayvan ısırırsa ısırsın bağışıklık sisteminin düşük olması, el- ayak ısırıkları, ameliyatlı veya hastalıklı bölgelerin ısırıkları, derin delikli veya ezilmeli ısırıklarda ve geç doktora başvurma durumlarında enfeksiyon riski artıyor.
Köpek ısırıkları küçük çocuklarda daha çok baş boyun bölgesinde olurken, daha büyük çocuklarda ve erişkinlerde uzuvlar ısırılıyor.  Kedi ısırıkları ise daha çok ellerde görülüyor ve kedilerin dişleri ince, sivri, ve uzun olduğundan daha derinlere girip ciddi enfeksiyonlara neden olabiliyor.
Köpek ısırıklarından 24 saat kadar sonra enfeksiyon bulguları ortaya çıkabilirken, kedi ısırıklarından sonra enfeksiyon 12 saat kadar daha kısa sürede ortaya çıkabiliyor. Bu enfeksiyonlar selülit gibi yüzeyel enfeksiyonlar veya eklemlerin, kemiklerin, tendonların da işin içerisine girdiği derin enfeksiyonlar şeklinde olabiliyor.
Enfeksiyon geliştiğini hemen anlayabilirsiniz. Ağrının şiddeti gittikçe artmaya başlar, ateş gibi sistemik enfeksiyon bulguları ortaya çıkar, yaranın çevresindeki kızarıklık, şişlik iyice artar, hatta cilt altında hava oluşabilmesi nedeniyle üzerine bastığınızda çıtır çıtır sesler hissedilebilir.
Bu anlattığım bulgularla hastamız geldiyse önce yaradan kültür için örnekleme alıyoruz. Enfeksiyon düşünmüyorsak ısırık yaralanmalarında rutin kültüre gerek yok. İçeride diş gibi yabancı cisimlerin kaldığını düşünmüyorsak ve eklemlere, kemiklere zarar verebilecek derin ve ezici ısırık yoksa görüntüleme de yapmaya gerek duymuyoruz.
Kedi köpek ısırıklarında ne yapmak gerekiyor?
Sizin yapmanız gereken mümkünse mutlaka su ve sabunla bolca yarayı yıkamak, varsa betadin gibi antiseptik bir solusyon sürmek. Kanama varsa üzerine bası uygulayarak kanamayı durdurmak. Sonra en yakın hastaneye gitmeniz gerekiyor ki bizler pansumanını yapalım.
Genelde yüzeyel bir yaraysa belki çok açık yırtıkları dikişle yaklaştırabiliyoruz ama özellikle derin ısırıklarda, kedi ısırıklarında, el-ayak ısırıklarında, yani enfeksiyon gelişmesi çok daha yüksek durumlarda dokunun kendi kendine iyileşmesini tercih ediyoruz. Ama yüz ısırıklarında her durumda dikiş atmak gerekebiliyor.
Biz bütün hastalarımıza mutlaka antibiyotik başlıyoruz. Gerçi yapılan bir çalışmada koruyucu antibiyotiğin sadece el ısırıklarında işe yaradığı ortaya çıkmış ama genel yaklaşım tüm ısırıklara vermek yönünde.
Doktora görünmenizin bir diğer nedeni de aşı olmanız. Isırık yaralanmaları tetanoza neden olabilir. Her hastaya mutlaka tetanoz aşısı yapıyoruz. Bilinen bir hayvan tarafından yapılan yüzeyel ısırıklarda, eğer hayvan elinizin altındaysa, su ve sabunla güzel yıkadıysanız kuduz aşısı beklenebilir. Ama aksi durumlarda mutlaka kuduz aşısı da yapmak gerekiyor. Zaten doktorunuz sizi yönlendirecektir.
Bir de herşey bittikten sonra unutmamanız gereken çok önemli bir konu, çocuğunuzda post-travmatik stres gelişebileceği. Gerekli yardımı mutlaka aldırmalısınız.
En güzeli hiç ısırılmamak. Ne yapmak gerekli? Yıllardır hayvanlarla iç içe birisi olarak size saldırmaya kalkan bir köpekle karşılaşırsanız yapmanız gerekenlerle ilgili bir kaç tüyo vereyim.
Köpekler harekete duyarlıdırlar ve hepsinde bir kovalama içgüdüsü vardır. Onun için panik olmayın ve koşmayın. Zaten köpekten hızlı koşamazsınız. Hareketsiz durun, mümkünse yan durun, ve göz kontağı kurmayın. Elinizde su şişesi gibi bir obje varsa başka bir yere atın ilgisini dağıtın. Elinizde çantanız varsa yere köpekle aranıza koyun, bariyer olarak algılar. Havlamaya devam ediyorsa bağırmadan, gür bir ses tonuyla “hayır”, “çekil” gibi emirler verin.
Ne yaparsanız yapın hırlayarak saldırdıysa en az yaralanmaya neden olmaya çalışacaksınız. Kaçamazsınız. Yüksek bir yere tırmanabilirsiniz. Parmaklarınız korumak için ellerinizi yumruk yapacaksınız. Burnuna, ensesine, boğazına vurmaya çaışabilirsiniz. Çığlık atıp yardım isteyeceksiniz. Boynunuzu ve yüzünüzü mutlaka korumalısınız. Küçük köpekse üzerine ağırlığınızı verip boynuna bastırmaya çalışabilirsiniz.
Bu söylediklerim sizler içindi. Çocuğunuza havlayıp koşan bir köpek görürseniz sadece koşmamasını, korkmamasını söyleyebilirsiniz.
En iyisi tanımadık köpekleri dost yanlısı olduklarından emin olmadan sevmeyin. Sahipli iseler mutlaka önce sahiplerinden izin alın. Yemek yiyen veya uyuyan bir köpeği sevmeye çalışmayın.
Ama kuyruğunu sallayarak size gelmiş, önünüze yatarak veya göbeğini açarak size kendini beğendirmeye çalışan bir köpeği sevgisiz bırakmayın.
Unutmayın sevgi paylaştıkça çoğalır. Hem size, hem de ona iyi gelir.
Bir sonraki seyirde kedi tırmığı hastalığından bahsedeceğim.
Youtube videosundan izlemek isterseniz lütfen tıklayın. Bizi instagramdan takip edin.
Ve mutlu kalın.
Prof. Dr. Egemen Eroğlu
Ekim 2022